Monday, July 31, 2006

Hoscakal Bunalgül...

Hoscakal Bunalgül...

Ben gidiyorum artik buralardan..Dönüs heyecani sardi herbiryeri...Gün yeni bir sayfa acma zamanidir..Ilk basta seni yanimda götürmeyecektim, ama kiyamadim seni buralarda bir basina birakmaya..Bilirim bunun acisini cünkü..bir basina kalmanin..

Sen de gel yanimda Bunalgülüm, kisiligimin en depresik parcasi , ama söz ver hayatimin geri kalan kisminda sesini cikarmadan oturacaksin ruhumun derinliklerinde...

Ben yine eski ben olacagim...Can arkadaslar ,bildik sokaklar, tanidik restoranlar....Bogaz...ve sonra calismaya baslayacagim....Yeniden Ultrason yaparken bebegini ilk kez gören bir anne-babanin heyecanina ortak olacagim...Poliklinikte hastalarla cok konustugum icin yine yardimci hemsirem beni azarlayacak ,cay ismarlayip gönlünü alacagim...Cocuk özlemi ceken bir annenin dogumunu yaptirip, kucagina bebegini verdigimde gözlerim dolacak yine...Yasadigimi hissedecegim....

ve sonra ogluma güzel ekmekler pisirecegim...
ve esimle Teomanin cektigi bütün filmlere gidecegiz kavga dögüs :)
ve mutlaka yeni evimin balkonu feslegen kokacak....

Wednesday, June 28, 2006

Kendini yetersiz hisseden Anneler birlesinnnnnn !!!!!!!!

Simdi konumuza surdan dalalim hemen..Iki anne var hikayemizde, A annesi tek cocuklu evde oturmaya bir sekilde mahkum birakilmis bir üniversite mezunu , B annesi Lise sonrasi hemen evlenerek 3 cocugu dizmis arka arkaya...Bu iki anne arkadasmis, ve A annesinin bebegiyle B annesinin en kücük cocugu akranmislar , 8 aylik..

Efendim simdi bizim A annesi dogum öncesi okudugu onca cocuk bakimi kitabiyla, ki iclerinde tip kitaplari da var , ,yaptigi yakin cevre kamuoyu yoklamalariyla cocuk bakimiyla ilgili en ufak bir bilgiyi bile gözardi etmeden, bütün ögrendiklerinin hepsini degil ama cogunu uygulamak icin cirpinmaktaymis...Ama yapmak istediklerinin hepsini yapamayinca , ya da bebisi onun bu cabasini takdir etmeyip de ciglik cigliga aglamaya baslayinca , A annesi de " benim mayamda yok herhalde annelik" deyiverip o cocuk kitaplarini yazanlarin hepsine küfrederek yada annesini özleyip aglayarak rahatlamaya calisirmis..

Iste günlerden bir gün A annesi B annesiyle karsilasinca ister istemez ayni yasta iki bebegi soru cevap seklinde karsilastirmaya baslamislar...

-A : "Meyve püresine gecen gün muz kattim ,biraz kabiz oldu sanki...Sizde de oluyor mu? Hem cam rendede meyva püresi yapmak ne kadar zor di mi???

-B : " Ben hazir meyva püresi aliyorum kavanozda...muzlusunu denemedim daha.. Cam rende nasil bisey ki???hic görmedim..

-A :"ee peki sebze corbasina ispanak katinca ayni gün yedirmen gerekiyomus.. ben 2 günlük pisiriyorum halbuki..ne yapayim vermeyeyim mi ispanak..sen ne veriyosun???

-B :" ben birkac kez verdim sebze almadi hic..mamaya devam ediyorum.."

-A : "????????"

A annesinin kendini yetersiz hissedisi ve B annesinin inanilmaz huzuru toslasmislar söyle kafa kafaya..ve A annesi anlamis ki..aslinda hic de yetersiz olmadigini sadece kendine büyük hedefler koydugu icin ve lohusalikda hormon dengesi de ruh halleri de biraz fazla oynak oldugu icin böyle bunaldigini farketmis...

ve o günden sonra hic kendine kizmadan , ve cocuk kitabi yazarlarina küfretmeden bebisini büyütmeye devam etmis...

Friday, June 23, 2006


Türkiyeye döndügümde burdan özleyecegim cok sey olacak..ama bunlarin icinde en önemlisi "anne danismanligi ( Mutterberatung) " hizmeti .. her belediyenin kendine ait bir "annelik danismani" , ki bu genelde eski bir cocuk hemsiresi ya da ebe oluyor , haftanin belli günlerinde annelere ücretsiz hizmet veriyor..bu yazidaki fotograflar bizim kasabanin anne danismanina ait degil ama, fikir verir diye düsündüm..benim sütoburum gereksiz yere geceleri uyaniyor diye bahsetmistim ya gecenlerde , bi de ebemize görünelim dedik pazartesi günü..haftanin diger günleri baska toplantilar icin kullanilan ,cocuk yuvasi görünümlü bir merkezde calisiyor bizim ebemiz..dogumdan sonra eve gelip bana anneligin bütün püf noktalarini ögretmisti sagolsun kendisi...derdimizi ona anlatinca bilmeden yaptigim bütün hatalari tespit edip, bana önerdigi diger mamalarin numunelerini de yanima vererek ugurladi bizi..eve dönerken aklimda tek bir sey vardi .. neden benim ülkemde bu tür hizmetler yok .. cok mu zor seyler bunlar..hayal meyal hatirladigim kardesimin asilarini yapmaya eve gelen bir ebe vardi.. bana bisey yapmayacagini bildigim halde cok korkardim kendisinden..tamam bu ülke 7,5 milyon nüfuslu, bizse 70...ama bu bir bahane midir..belki bu tür sosyal hizmetlere zamaninda agirlik verilmis olsaydi 70 milyona vurmazdi sayimiz..

sakin bu ihtiyaci bir lüks olarak görmeyin..ülkemde hala minicik bebeler ,o minicik barsaklarina cok agir gelen inek sütü icirilerek büyütülüyorlar..o kadar cehalet kurbani bebekler geliyor ki hastanelerimize annelerinin bebegini öldürmek üzere oldugundan haberi bile yok..Bilmiyorum bana yapilmasi o kadar zor biseymis gibi gelmiyor...tamam cok büyük bir ülkeyiz, bu kadar personeli nerden bulacagiz degil mi..ee be akli kisalar , kitle iletisim araclari denen bir olay var..onu kullansana..zaten cahil olan halkim kismini, birazcik dünyadan haberdar hale getirsene..düsünsenize sabahlari yayinlanan bir bebek -cocuk bakimi programi olsa...kac anne faydalanir..Anadoluda hala yeni dogmus bebekleri tuzlayan cahil cühela babanneler var... Ama olur mu hic , bu tür egitici isler yaparsak , belki biraz cagi yakalariz ,o da isimize hic gelmez...bu konular acildi, benim sinirlerim ziplamaya basladi yine...hemen iyi günner diliyom ben...

Saturday, June 17, 2006

Seni anlatmaya nerden baslamaliyim bilmiyorum..anlatmali miyim , onu da bilmiyorum..Anlatamam sanirim...sana sevgimi..benim icin ne ifade ettigini...yaklasik 15 dakikadir bekliyorum bir türlü oynamiyo parmaklarim klavyenin üstünde..hem kendime de kizginim...bu yaziya basladigim icin..sana sevgimi anlatmaya calistigim icin..ben vazgeciyorum devam etmekten..cünkü yapamam..seni ne kadar sevdigimi istesem de anlatamam babacim...

Wednesday, June 14, 2006


Sütoburumla kötü bir gece gecirdik..

Ben inaniyorum ki kimse annesinin hakkini ödeyemez..ben biraz hasta olmayi seven bir bebekmisim, annem derdi cok ugrastirdin sen beni diye..pek umurumda olmazdi benim annem böyle söylediginde..yazik, cok anne sütü alamamisim, geceleri kalkar mamayi bana kasikla vermeye calisirmis..taze anne ya ,heves de o bicim, biberon zararli demis doktor ona 29 yil önce..

Simdi simdi anlayabiliyorum annemi..Aglayasim geliyor, onu anlamakta bu kadar geciktigim icin..ne bicim seymis anne olmak ya..kesinlikle bir mantigi falan yok..

Dün bütün gün onunla oynamissin, mamasini yemegini zamaninda vermeye dikkat etmissin, aksam SIKIL eve gelince babasiyla sanki hic ayrilmamislar gibi koklasmalarini izlemissin ve nihayet karnini doyurup yatagina yatirmissin...Ohh ben elimden geleni yaptim artik ,o da simdi misil misil uyur , diye insanin aklindan geciyor ister istemez... Ama öyle olmadi..ne yapalim bu yazinin yazilacaagi varmis..bir gecede 6 kez sebepsiz yere uyandirilmak (en azindan ben sebebini bulamadim ) bünyede baya tahribat yapiyo..sabah annemle paylasayim dedim hemen, türlü bahaneler göstererek torununu savundu bana...itiraz edemedim...Anne olduktan sonra anneme boynum bükük hep...

üfff kasvet basti..ben de büyüyecegim elbet...dün sütobur, gece aglarken , benim kucagimda uyumak isterken, benim de "annemi istiyorum ya" diye aglamak geldi icimden ...

yine bir paragraf yapalim bakalim bu depresik havam dagilacak mi, bir üstekinde basarili olamadim..bunda da toparlayamazsam kapaticam ben bu oturumu...

Sabah Ender Karac beyfendiye rastladim Tvde..bir icecek tarifi verdi yesil cayli..onu yapicam bugün...Yaz geldi sivi ihtiyacimiz artti, hep su icmekten bayilmistik artik.. bir karar almistik biz eve kola almiyoruz artik..bir mail gelmisti bana , kirecten ve kirden kararmis lavobonuza kola dökün bembeyaz olacak diye...bomba etkisi yapti bende ...kola ve benzeri bütün gazli iceceklere ambargo koydum...umarim devam edebiliriz..

tüh simdi kuruntu yaptim, bu kola üreticileri, bu yazimi okuduktan sonra , mafyayi pesime takip beni haklatirlar mi...sevgili arkadaslar siz kola almaya devam edin, tüketimde en ufak bir azalma olmasin lütfen ..ama artik kolayi serinlemek icin degil de ,küveti ,helayi beyazlatmak icin kullanin...

Sunday, June 11, 2006

Bizim gölgeler yine gezintide..









Ev hanimligi ihtisasima basladigimdan beri isin en sevdigim yani pazartesi sendromunu artik yasamiyor olmam...igrenc bir gece gecirdik sütoburla, o buna ragmen erken kalkmayi tercih etti,ben degil..hala uyuyorum bir sekilde...SIKIL ise ugurlandi rüya gibi..Ayilmak icin bilgisayarin basina attim kendimi...bugün pazartesi sabahi ,yapacak yine cok is var ,ama stress yok..Yazacak cok sey olup da hangisinden baslayacagini bilememek ne kadar zihin yorucu..keske bilgisayar gibi bir sisteme sahip alsam ,"yeni dosya olustur"," bunu cöpe at"," hayallerim klasörü" "paylasmak istediklerim klasörü","anilarim klasörü" gibi.....ne güzel olurdu.. Ama yok böyle bisi...En iyisi ben en basitinden, haftasonundan , baslayayim da ,yeri geldikce acariz Pandoranin kutusunu..

Fotograflar cumartesine ait..Zürih gölü...Günes magrur bakiyor tepemizden ,"-hani gelmez artik buralara dediydiniz , geldim iste..." der gibi..iliklerimize kadar isindik...sagol günes abla...cok güzel bir piknik yaptik..7 aylik günes görmemis bebegim rasitik olmaktan kurtuldu sayende..yüksek doz günes isigi terapisi yaptik ona..iyi geldi cok..yüksek doz günes isigi dediysem 26 derececik.. 30 derecenin siftahini bugün yapacakmisiz ...insallah...alisverise gitmem lazim..su gecirmeyen ve tabi icindekileri de suya salmayan bebek bezi bakicam..belki 30 derecenin tadini cikarmaya gideriz sütoburumla..

Haftasonu sehir cok kalabalikti...Ben vitrinlerin büyüsüne kapilmis gezerken ,SIKIL etrafta her zamankinden cok daha fazla "birbirini seven ayni cins" oldugunu söyledi...Ben de basimi kaldirinca ve de önümde yürüyen iki genc kizi birbirine sarilmis ,eller de birbirlerinin arka kot ceplerinde görünce caktim köfteyi..geleneksel "birbirini seven hemcinsler" yürüyüsü vardi bugün..2 senedir hep rastliyoruz bu yürüyüse, cok renkli manzaralar oluyor...konvoyun en basinda anne babalar vardi cocuklarina destek olmak icin yürüyen..helal olsun dedim icimden..Asmis asirmis bir toplum..Insanlar özgürce yasiyorlar hicbirseyden cekinmeden...Bizde evlatliktan reddedenler burda biraz utansalar da en basta yürüyorlar destek olmak icin.. Ama yine de Sütoburun o anda 7-8 yasinda olmadigina sükrettim..önümüzden gecen elele tutusmus dedeleri nasil aciklardim bilemiyorum.. Yok yok biz bi ülkemize dönelim hayirlisiyla...

Aa bir "cuma gecesi sinemasindan" bahsetmedim daha..Nuri Bilge Ceylanin "UZAK" filmi bizim DVD kiraladigimiz dükkandaki 3 Türk filminden biri..(digerleri Gora ve Vizontelelerden biri) onu sectik cuma gecesi icin..hani Reflü hastalarina yemek sonrasi koltukta kaykilmak yasak ya,ben de bu filmi seyrederken eger yeni yemek yemisseniz koltukta dik oturmanizi tavsiye ediyom..aksi halde göz kapaklariniz ini iniveriyor..yok ama ertesi gün ackarna filmi seyrettim..cok hoslandim tabiii..cok gurur duydum...

ilk paragrafi sütobur kucagimda tek parmak daktilo seklinde yaziyodum..2.paragrafta uyuyakaldi sersem sey...yatagina yatirdim baya hafifledim,bu durum dilime de vurmus anlasilan,acmisim vanalari...gürül gürül anlatiyom herbiseyi...SIKIL ile pazar günü yaptigimiz münazarayi( Tartismanin kibarcasi ) anlatmaya baslamadan hemen iyi günner diliyom ben...

Edit Büdüt : son fotograf bir "sasi bak sasir" örnegi..sasi bakin ,arkadaki daglari yakalayin..




Friday, June 09, 2006

Gecen hafta Lozandaydik..SIKIL in kongresi vardi ,bütün gün toplantilara katildi ..Ben de Sütoburla beraber Lozan Konferansinin izlerini aradim durdum birbirine benzeyen sokaklar arasinda..ne bileyim ben, bir "Ismet inönü Bulvari" veya " 24 Temmuz Oteli " fena mi olurdu...Biz ilkokuldayken ilk ögrendigimiz Avrupa sehirlerinden biridir Lozan..Bizim ülkemizin kaderinin cizildigi sehirdir kendileri, ama bundan kendisinin haberi yoktur...Ilk resim sehrin merkezinden, eski bir otel binasi..Baya dikyokus bir sehir Lozan...Bebek arabasi kullanan bir anne söförseniz eger sehrin merkezini dolasmak icin 2 saat yeterli...sonra deniz süsüverilmis bir göl olan Leman, sizi kendine cekiyor... Cinli ve/veya Japon turistlerin arasina karisarak bu eski yandan carkli vapurlara kendinizi atiyorsunuz.Göl üzerinde fink atan bir cok vapur var böyle..bir sürü tur alternatifi var..son anda aklimi basima toplayip ,benim 7 aylik bir bebem var yanimda fazla abartmayim deyip, 2 saatlik bir turu seciyorum..yoksa gölün karsi kiyisi Fransa ,oraya da gecmek mümkün..Nitekim asagidaki fotograf Fransiz alplerine ait...Sabah uyandigimda karsimda bu manzarayi görünce " bir offf ceksem karsiki daglar yikilir" isimli türküyü icra etmek zorunda kaldim sabah sabah..
Sehrin en baba müzesi zannimca ,"Olimpiyat Müzesi"..allttaki foto onun bahcesinden bir heykel..Müzede en basindan itibaren bütün olimpiyat mesaleleri ve bütün madalyalar var..bi de bizden bisey, cep herkülüm Naimimin spor ayakkabilari var..Gidilesi ,görülesi bir yer...
ve son resim de Müzenin bahcesinde devamli yandigi söylenen Olimpiyat atesi..Ziyaretcilerin sigaralarina ates alma riski nedeniyle cevresindeki cimenlige giris yasaklanmis..He he he...