Wednesday, May 31, 2006

Iki film birden ..ama öyle degil....



Efendim bundan yaklasik bir bucuk yil önce, artik biz de coluk coluga karisalim kararini verince ve bu dilegimiz gerceklesince bizim SIKIL ile beraber sinemaya gitmemiz mazide tatli bir hayal olarak kaldi..Oyle ki son gittigimiz filmi hatirlamam icin biraz düsünmem gerekiyor...Hiii..simdi hatirladim..Biz de madem sinemaya gidemiyoruz, sinema bize gelir diyerekten cuma gecelerini sectigimiz güzel filmleri seyrederek geciriyoruz..Her ne kadar su anda ben SIKIL a sorsam önce "Sideways " den bahset diyecegini bilsem de yukardaki iki filmin üstüste iki cuma, beni üstüste iki kere sarstigini anlatmaliyim önce...

(Ha bi de söyle bir olay vardir ...bir arkadasiniz size bir filmden bahseder söyle güzel ,böyle etkileyici..siz gidersiniz ayni filme, cizgi film seyreder cikarsiniz..Sakin yanlis anlamayin bu filmleri öneriyor degilim..Insan kendi hikayesini seyredince karsisinda cok etkileniyor , paylasasi geliyor )

Bilenler vardir mutlaka.."Before Sunrise" 1995 yapimi bir filmdir..Amerikali bir esas oglan ile Fransiz bir hatunun trende tanisip , kaynasip ,Viyanada beraber bir gece gecirip ,ve birbirlerinden cok etkilenip, o gecenin sabahi Viyana tren garinda (6 ay sonra tekrar ayni yerde bulusmak üzere) ayrilmalarini konu alan bir filmdir...ama söyle bir abukluga imza atmislardir filmin kahramanlari, vedalasirken birbirlerinden ne adres ne telefon almazlar.. Film biterken bir sürü hayalle basbasa birakir seyirciyi..filmi seyreden herkes bilir tekrar bulusamayacaklarini da, ayrintilar merakta birakir insani... Bunu bilen cok ileri görüslü Amerikan sinemasi 9 yil sonra filmin 2. bölümünü ceker..Tas gibi Ethan Hawke sevdadan mi yoksa Uma`nin dirdirindan mi bilinmez cökmüs , Fransiz lolita göz kenarlarinda "kaz ayagi" modeli kirisiklarla 9 yil sonra tekrar karsilasirlar Pariste...bundan sonrasi en yakin DVD kiralayan dükkanlarda...

Simdi gelelim bizi bu filme bu kadar baglayan konulara....Efenim biz SIKIL ile 1998 yazinda tanisip , kaynasip AMA telefon numaralarimizi birbirimize verererek ayrilmistik ,daha dogrusu ayrilmak zorunda kalmistik..cünkü evlerimiz birbirine yakin degildi , ayri ülkelerdeydi...Allah düsmanima bile vermesin böyle uzaktan sevmeyi..yipratir cok...sevdicegin bir haftaligina yanina gelir, daha ilk günden baslarsin ...gitmesine 7 gün var , 6 gün kaldi ...Hiii yarin gidiyor...Bütün bu acilar seni bir soruyu kendine ,daha sonra da sevdicegine sormana neden olur..Ya yasadigimiz bu ask, bu kadar aci cekmemize ( cünkü cok acitir ayriliklar ) deger mi??? unutamaz miyiz birbirimizi..insan bir kere mi asik olur? ikinci olamaz mi ?? Cekirge daha cok ziplayamaz mi?Allahin hakki üc degil mi???? ve 10 yil sonrami hayal etmeye basladim..unutabilir miyim diye cok düsündüm...Hayat insanlara oyunlar oynar , bize de oynadi...ayrildik ...4-5 ay sürdü ancak sorularimizin cevabini bulmamiz....ve biz 10 yil sonra da 20 yil sonra da beraber olmaya karar verdik..

2.filmde birbirlerini unutamamis görünce filmin kahramanlarini cok aglayasim geldi, hatta agladim da..bosa gecen 10 yil icin..aski bulma garantisi olmayan dünyamizda öyle bir sevgiyi bulmusken..ve bizi düsündüm en cok aglarken..iyi ki acilara gögüs germisiz bunca yil...iyi ki ikinci bölümü seyrederken "SEN" olmussun yanimda," SENIN " omzunda aglamisim...

Sunday, May 28, 2006

Kari özleyen var mi?Hic sanmiyorum...






Hangi blogu acsaniz cicekli ,böcekli,günesli resimler...cemreler düstü, hidrellezler kutlandi ve cok beklenilen yaz geldi artik..lakin bi bize ugrayamadi ...bugün 28 Mayis...Uc tarafi denizlerle cevrili yurdumun , Karadeniz sahilleri haric, diger iki kiyisinda denize girilebilirken, bilgisayar basinda oturan ben gibi kac kisi odasinin isigini acmak zorunda kaliyor..disarda yagmur, gitmem diyor ben buralardan..gitme sen emi..ama ben gidicem..sen hep burda kal..

Ben de internette onun bunun sitesinden günesli fotolar araklayacagima , zuladaki karli fotograflardan kurtulayim dedim..ilk resim bizim mahalleden bir ciftlik evi...catisindaki pürüzsüz kar görüntüsüne dikkatinizi cekerim..yahu hic kimse bu evin yanindan gecerken en yüksege kim kartopu atacak dürtüsüyle uyarilmamis..Ben o yüzden bu insanlara kendimi cok yakin hissedemiyorum..garip bir his...yasanmasi lazim anlayabilmek icin..neyse moral bozmadan devam edelim kar resimlerimize...


Iste size sevimli bir ev, karla süslenince daha da güzel olmus... Hansel ve Gretel kardeslerin ormanda rastladiklari sekerden evin krem santili hali gibi...

Kasabamizin kilisesinin saat kulesi 1943 den( yapim yili) beri saatin sastigi görülmemis..üzerinize afiyet Isvicre saati olur kendileri...bu kulecigin kendi kücük ama , Pazar sabahlari cikardigi ses gayet büyük...ve bu yüzden kilise cevresindeki evler bariz daha ucuz...

Iste bu fotograf da bu karli gün gezintisinin finali..bu kadar güzel fotolar cektigi icin koca tebrik edilirken..bilmem gölgemizin düstügü zeminin kar oldugunu söylememe gerek var mi..Tabii bu arada bi aciklamayi hakediyom ben..yeni lohusaysaniz ve üzerinizde kalin bir palto varsa sakin böle fotolar cekmeyin..baktikca sinir oluyosunuz..

simdi tekrar soruyom ben..kari özleyen var mi...

Tuesday, May 23, 2006


Bu bayragin dalgalandigini, sadece konsolosluk binasinin önünde görme sansi olan bizler icin ,ülkemizde yasananlar canimizi iki kat daha fazla yakmaktadir..Cumhuriyetimize ,onun bize sundugu nimetlere lütfen sahip cikalim...

Monday, May 22, 2006

Ben seni cok sevdim Istanbul....



Yil 2004 agustos...günlügüm olsaydi eger o tarihte, su satirlari yazmis olacaktim..

Hoscakal Istanbul..Beni unutma emi..Daha 16 yasindaydim seninle ilk tanistigimizda..Simdi o günün üstünden tam 10 yil gecmis ve sana veda ediyorum ben bu satirlarla..Universite okumak icin gelmistim sana, seni daha önce hic görmemistim üstelik ..Cok calistim üniversite sinavini kazanmak icin..ama en cok da seni merak ediyordum..Gercekten televizyonda göründügün gibi miydin?Babam beni devlet yurtlarindan birine yazdirdi ,o da binbir torpille..Sonra bana Haremden veda etti bugulu gözlerle..Sana hic güvenmiyordu ama ..Ben onun belki biricik degil ama, yine de gözünden sakindigi cocuguydum..ve cok endiseliydi beni bir basina sana teslim ettigi icin.. Ama bana iyi bir gelecek sunabilecek okullar sendeydi, benim dogdugum sehirde degil..Endiseleriyle beraber döndü babam memlekete..

Bana bu 10 yil icinde cok sey ögrettin Istanbul..Sen büyüttün beni..Annemi özleyip de yorganin altinda aglarken soguk yurt odamda ,sen oksadin basimi ..ana oldun bana..Sinif arkadaslarima uyup da dersleri asmaya basladigimda sen uyardin beni ilk..baba oldun..Ilk bira mi korka korka ictim Ortaköyde..korktum bana kizar misin diye..ama kizmadin Istanbul.. Ilk asik oldugumda yine sen vardin yanimda..Sevdigim adam önce senden istedi beni ...basta razi olmadin uzaklara gitmeme, ama benim ne kadar asik oldugumu görünce izin verdin istemeyerek de olsa..Beyaz gelinligi giydigim gün ilik bir sonbahardi, günlerce dua etmistim yagmur yagmasin diye..sen en güzel,en sicak sonbahar gününü yasattin bize, gözlerin dolu dolu da olsa ..ve bugün gidiyorum ben buralardan..Ben seni cok sevdim istanbul...Beni unutma...

Thursday, May 18, 2006

yorumsuz...


valla internet her derde deva..
gecenlerde bir yorgunluk kahvesini kapatayim dedim,benim SIKILHANIM cok güzel atar tutar..fal bakarken de benden bilumum isteklerini araya sokusturur..ama adam fincani kaldirip da büyümüs gözlerle bana bakinca tamam dedim, SIKILHANI da asan bir olay var fincanin icinde..Bu fala bakmaya gerek yok dedi ve bir öpücük kondurup fincani bana verdi...ben bu yukarda gördügünüz fal manzarasinin aynisini 2 yil önce de görmüstüm fincanimda...alisikim yani..ama ciddi bir sekilde merak ediyorum..nasil okunur bu fincan???hadi bi el atin bu fal olayina...
Bu arada belirtmeme gerek var mi bilmiyorum ama kahve telvesine asla elle müdahale edilmemistir...

Tuesday, May 16, 2006

Bütün baslagiclar zordur...


Hadi bakalim kolay gelsin sana Bunalgül hanimefendi..

Milletin bloglarini gezerken özendin onlara, ne rahat insanlar ne kadar rahat kendilerinden bahsedebiliyorlar diye, 2 ay düsündün tasindin ,ben de mi alsam diye...ve nihayet Atv aksam haberlerine cikma riskini de göze alarak, (desifre olacagim korkusu varya) bir blog edindin kendine...Tebrikler..Buraya kadar harikasin aynen devam et..Sakin yazdiklarini basa dönüp okuma, biliyorum sacmaliyorum diye hepsini silip , arkanda iz kalmasin diye bilgisayari da cabucak kapatirsin sen...

sen yok musun sen ...korkaklar tanricasi...ama olsun abileri ablalari ..o daha kücük...ögrenecek cesaretli olmayi..hemen üstüne gelmeyin öyle..sirf bu korkakligi yüzünden 5 yildir itiraf.com a itiraf yazamamis insandir kendileri..simdi itiraf.com"un havasi da söndü, hevesi gecti...eksi sözlüge biseyler yazacak cesareti buluyor hasbam kendinde de ona da yazar olmayi beceremedi,kuduruyor...eksi sözlüge olan ilgisinin de gecmesini bekliyor evde kös kös oturarak...ama ben size bu kadar üstüne gelmeyin demedim mi..habire yükleniyorsunuz...

2 aydir blog almak icin ,almasi kolay da kendini anlatacak cesareti kendinde bulmak icin, bekliyor demistik ya Bunalgül,ha bir 2 ay da kendini anlatacak bir isim aradi bloguna...Buldu nihayet...en bi sevdigi Anti-kahraman olan Bunalgülün adini kullanmayi uygun gördü,Atilla Atalaydan izin almadim korkusunu da yasayarak...Herneyse böyle bir psikopattir bizim kahramanimiz..Bunalgül ismi nerdeyse "en güzel bebek isimleri" kitaplarina girecek ,bizimkisi hala telif melif diye ortalikta geziyor...Ha bi de Bunalgülle diger bi ortak noktasi da ,bizim kahramanimizin da bir SIKILHANA sahip olmasidir.. En bi gercek sahici Bunalgül"ün telefonla sürekli taciz ettigi ve erkek arkadasi sandigi bi adam degildir bizim SIKILHAN...Raporlu kocasidir..Dökümü hala pasaportlarin ve bilumum önemli evragin bulundugu cekmecede durmaktadir..Neyse...Bu kadar giris yetti gari..Allah insallah gelisme ve sonuc bölümleri icin cesaret ve ilham verir Bunalgüle...